Kronik Yorgunluk
Bütüncül Tıbbi Yöntemler
Ön Görüşme ile
durumunuzu değerlendirelim ve size özel
tedavi seçeneklerini planlayalım.
Ön Görüşme ile
durumunuzu değerlendirelim ve size özel
tedavi seçeneklerini planlayalım.
Günlük hayatın koşturmacası içinde zaman zaman yorgun hissetmek normaldir. Ancak bu yorgunluk, dinlenmeye rağmen geçmiyorsa ve sürekli hale geldiyse kronik yorgunluk tablosundan söz edilebilir. Modern yaşam tarzı, düzensiz uyku, sağlıksız beslenme, teknolojik bağımlılık ve stres, kişilerin giderek daha fazla bitkin hissetmesine neden oluyor.
Gece geç saatlere kadar telefon ve bilgisayar başında vakit geçirmek biyolojik ritmi bozar. Sabahları kahveyle ayakta kalmaya çalışmak ise adrenal sistemi yorar ve vücudun enerji rezervlerini tüketir. Zamanla hücrelerin enerji üreten merkezleri olan mitokondriler zarar görür ve kişi kendini sürekli halsiz, odaklanmakta güçlük çeker bir halde bulur.
Öncelikle bu durumun sadece “çok çalışmaktan” kaynaklanmadığını bilmek gerekir. Kronik yorgunluğun kök sebeplerini anlamadan çözüm bulmak mümkün değildir. Bu sebepler arasında:
yer alır. Eğer bu faktörlerden biri ya da birkaçı mevcutsa, kişi dinlense bile kendini toparlayamaz. Bu nedenle halsizlik şikâyeti uzun süredir devam ediyorsa bir uzman desteği almak gerekir.
Kronik yorgunluk, basit bir halsizlik ya da uykusuzluk hali değildir. Günlerce süren bitkinlik, uykuya rağmen dinlenememe, odaklanma sorunları, kas ve eklem ağrılarıyla kendini gösterir. Vücudun enerji üretimi bozulduğu için kişi günlük hayatını sürdürmekte zorlanır.
Videoyu izleyerek kronik yorgunluk tedavisi hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.
Kronik yorgunluğun tedavisi yalnızca semptomları bastırmakla değil, kök sebepleri ortadan kaldırmakla mümkündür. Bütüncül bir yaklaşımla uygulanan bazı yöntemler şunlardır:
Bu yöntemlerle hücresel düzeyde enerji üretimi desteklenir, serbest radikallerin verdiği zarar azaltılır ve vücudun doğal iyileşme kapasitesi artırılır.
Kronik yorgunluk tek bir sebepten kaynaklanmaz. Kötü beslenme alışkanlıkları, sağlıksız bağırsaklar, yetersiz ve düzensiz uyku gibi sebepler vücutta birtakım sorunlara yol açar. Bu sorunların başında;
gibi kök sebepler bulunmaktadır.
Klasik tıbbi anlayışa göre kronik yorgunluk gibi hastalıkların tedavi edilmesi imkânsızdır. Çünkü güncel tıbbi yaklaşımlarda hastalığın tedavisi değil sadece semptomların kontrolü hedeflenmektedir. Ancakhastaların hikâyeleri dinlendiğinde vekronik yorgunluğun şikâyetler yerine farklı bir açıdan bakıldığında; hücresel işlev bozukluğunun sebeplerinin nerede, neden ve nasıl başladığının tespiti yapılabilir. Böylece dehastalanma sürecinin geriye çevrilmesi mümkün hâle gelebilir.
Bütüncül yaklaşım ile hastalıkların semptomlarına değil de hastaya baştan ayağa her açıdan bakılır. Tanımlanan kök sebeplere yönelinir ve güncel tıbbın bugün unuttuğu ama tıbbın içinde zaten var olan yan etkisiz yöntemlerle çözüme ulaşılmaya çalışılır. Bu sayede hastalığın kök sebepleri ortadan kaldırılarak insanın tam ve kalıcı sağlığına ulaşması sağlanır.
Biz hücresel düzeyde ve organizmanın tamamını bir bütün olarak ele alarak kişiye özel tedavi planları oluşturuyor, en güncel bilimsel veriler ışığında yenilikçi tedavi yöntemleri sunuyoruz.
Sürekli yorgunluk ve uyku hali sadece vitamin eksikliklerinden değil, yaşam tarzı ve mitokondriyal enerji üretimi ile de yakından ilişkilidir. Özellikle B12, D vitamini ve demir eksiklikleri bu şikayetlerde sık görülür. Ancak gençlerde daha yaygın olarak yanlış beslenme, geç saatlere kadar ekran kullanımı, kahve gibi uyarıcıların fazla tüketimi de vücudun enerji depolarını tüketir. Bu nedenle tek bir vitamin yerine, bütüncül bir değerlendirme yapılması ve gerekirse uzman hekim tarafından vitamin-mineral seviyelerinin kontrol edilmesi önemlidir.
Sürekli uyuma isteği, çoğunlukla biyolojik ritimlerin bozulması ile ilişkilidir. Gece geç saatlere kadar cep telefonu ya da bilgisayar kullanmak, sabahları geç uyanmak ve düzensiz uyku alışkanlıkları, vücudun doğal biyolojik ritmini altüst eder. Bunun sonucunda kişi kendini dinlenmiş hissetmez ve gün içinde sürekli uyuma ihtiyacı duyar. Ayrıca mitokondriyal düzeyde enerji üretiminde bozulmalar da bu tabloyu daha da ağırlaştırabilir.
Enerji düşüklüğü ve halsizlik, adrenal sistemin aşırı zorlanması ve vücudun enerji kaynaklarının tükenmesiyle ortaya çıkar. Yoğun stres, düzensiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ve fazla kafein tüketimi zamanla vücudun enerji rezervlerini kurutur. Ayrıca mitokondriyal disfonksiyon dediğimiz tablo da bu süreçte önemli rol oynar. Yani hücre düzeyinde enerji üretimi yavaşladığında kişi ne kadar dinlense de kendini halsiz hissedebilir.
İnsanın enerjisi, yalnızca uyku süresine bağlı değildir. Enerji düşüklüğünün altında yanlış beslenme alışkanlıkları, biyolojik ritimlerin tersine yaşamak, stres, vitamin-mineral eksiklikleri ve hücresel düzeyde serbest radikal birikimi gibi birçok neden olabilir. Mitokondriler enerji üretiminin merkezidir ve buradaki bozulmalar, kişinin günlük yaşamını etkileyecek kadar ciddi bir enerji kaybına yol açabilir.
Dinç ve enerjik kalabilmek için öncelikle doğru bir yaşam tarzı benimsemek gerekir. Gece geç saatlere kadar ekran karşısında kalmamak, düzenli uyumak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, fazla kahve ve uyarıcı tüketiminden kaçınmak çok önemlidir. Ayrıca stres yönetimi, düzenli egzersiz ve mitokondri sağlığını destekleyen beslenme alışkanlıkları da uzun vadede kişinin enerjik kalmasına yardımcı olur. İleri düzeyde halsizlik ya da kronik yorgunluk şikayetlerinde ise bir bütüncül tıp uzmanına danışılması önerilir.